Bu hafta sonu, dünya genelinde anneler günü kutlanacak. Ancak, bu kutlamaların gölgesinde, Gazze'deki anneler için derin bir hüzün ve acı var. Filistin topraklarında yaşanan trajedi, adeta dünyanın gözleri önünde sergileniyor. Anneler, her gün parçalanan çocuklarının bedenlerini toplamak zorunda kalıyorlar. Bu sırada, biz Diyarbakır'da Cumartesi günü Amedspor'un zaferini coşkuyla kutlayacağız. Ancak, bu sevinçli anlar, Filistin'deki acıyı hafifletmeye yetmiyor.

Dünya matemdeyken, Filistin'deki annelerin gözyaşlarına kulak vermemek, insanlığın vicdanını sorgulamamızı gerektiriyor. Ne yazık ki, bu trajedinin ortasında olan insanlar bile, annelerin yasını tutmaktan aciz durumda. Toplumun ne annelere, ne de insanlığa saygısı kalmış gibi görünüyor. Bir insan için annesi kutsaldır. Ölümüne saygı gösteriyorsa, yaşarken de annesine aynı ölçüde değer vermesi gerekir. Ancak, günümüzde bu temel değerlerin bile sorgulandığı bir dünyada yaşıyoruz.

Bu durum, sadece Filistin'deki annelerin acısını dile getirmekle kalmıyor, aynı zamanda tüm insanlığın kaybolan değerlerine bir ayna tutuyor. Annelerin gözyaşları, dünya üzerindeki her insanın yüreğinde bir yara açıyor. Bu nedenle, bu acıları görmek ve duymak, insanlığın varoluşsal bir sınavıdır. Artık sesimizi duyurmalı ve bu acıya son vermelisiniz. Çünkü her bir annenin çığlığı, insanlığın geleceğini şekillendirecek bir çağrıya dönüşüyor.